Danimarka'da iş bulma ve vize alma sürecimiz

Eşim Selin ve kedimiz Letafet ile birlikte yaklaşık 2 senedir Danimarka’da yaşıyoruz.

Daha önce bu konuda herhangi bir yazı yazmak istemedim. Birincisi; Türkiye’den göç ile alakalı yazılmış epey blog yazısı var. Benim yazacağım yazının bir fark yaratacağını düşünmedim. İkincisi; taşınmamızın üzerinden çok fazla bir zaman geçmediği için yazacak materyalimin olduğunu düşünmedim.

Bu makaleyi sonunda yazmış olsam da, elimden geldiğince başka insanların anlattıklarını tekrardan kaçındım.

Neden taşındığımızın bir önemi var mı?

Neden taşındığımız konusunda yazmak istemiyorum. Göç edenlerin ya da etmeyenlerin kendilerince sebepleri var. Bunlar aynı olmak zorunda olmayan, subjektif sebepler. Bizim bakış açımızın başkaları için bir yararı olduğunu düşünmüyorum.

Ayrıca göçenlerin nedenlerinin de sıkça eleştirildiğine tanık oldum. Göç etmeyenlerin de kendilerince haklı nedenleri olduğunu biliyorum. Bu kıyasa girmeyeceğim. Bu makalede neden göç ettiğimizden daha çok nasıl göç ettiğimize odaklanacağım.

Göçmen karşıtı ülke: Danimarka

Tüm Avrupa ülkelerinin göç politikalarını etraflıca bilmiyorum. Ancak gerek okuduklarım, gerekse konuştuğum Danimarkalılar (Danlar) durumun bu yönde olduğunu doğruluyor.

Danimarka zaman zaman kocaman bir şirinler köyünü andırıyor. Türkiye’nin aksine büyük oranda ortak bir kültürleri var. Kültürleri modern uygarlıkların değerleri ile inşa edilmiş. Örneğin bir erkeğin ev işlerine eşine yardım etmesini kabul etmiyor, ev işlerinin erkeğin de doğrudan sorumluluğu olduğunu düşünüyorlar. Bu örneği tüm toplumsal alanlarda kullanabilirsiniz. Bu nedenle sokaklarda bebeklerini gezdiren babaları sıkça görürsünüz.

Kendi kültürleri konusunda muhafazakarlar (bkz Tutucu Belçika). Ülkelerine kabul ettikleri göçmenlerin de asimilasyonlarını zaruri görüyorlar. Henüz uyum sağlama politikalarının aksini savunan bir Dan ile karşılaşmadım. Kadın-erkek eşitliğine, LGBT haklarına saygılı bireyler değilseniz ve bu konuda Danimarka kültürüne uyum sağlamaya sıcak bakmıyorsanız, Danimarka sizin için doğru bir yer olmayabilir.

Kendi kurdukları bu kültürel yapı, kanunlarla da destekleniyor. Demokratik yapının yok olmasından korkuyorlar. Bu nedenle kültürlerini özellikle üçüncü dünya ülkelerinin kültürlerinden koruyorlar. Tüm bunlar da Danimarka’ya geçici oturum ile gelmeyi, kalıcı oturum almayı, vatandaşlık almayı ve oy kullanma hakkı edinmeyi zorlaştırıyor.

Bu yazdıklarım bir eleştiri değil. Sadece mevcut durumu özetlemeye çalışıyorum. Dammark, ‘Danların Toprağı’ anlamına geliyor [1]. Danların ülkesinde yaşamak istiyorsanız, kibarca, kendi oluşturdukları kültürün bir parçası olmanızı bekliyorlar.

Danimarka Kuzey Jutland Kayalık Fotoğraf fotolehrling, pixabay

Vize Türleri

Danimarka’da çalışma ve oturma iznine sahip olabilmek için mevcut vize türlerinden birisine sahip olmanız gerekiyor. new to denmark sitesi hem vize türleri hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz, hem de vize başvurusu yapabileceğiniz yer. Tüm vize türleri hakkında bilgi sahibi değilim. Ancak genel olarak, eğer savaştan vs. kaçmıyorsanız, buradaki bir şirketten iş teklifi almanız gerekiyor. Yaptığınız mesleğe göre, çalışacağınız şirketin akreditasyonuna göre vize türü değişebiliyor.

You want to apply for a work permit bölümünden farklı türdeki çalışma vizelerini inceleyebilirsiniz. Oldukça detaylı ve hemen hemen tüm sorularınıza yanıt bulabileceğiniz şekilde tasarlanmış bir site.

Danimarka’ya ilk gelişimiz Fast Track Schema vizesi ile oldu. Bu vize kurallarına göre Danimarka’da bulunan bir şirketle sözleşme imzalamış olmam (resmi olarak teklif yapılması), ve ilgili şirketin daha önce göçmenlik ofisiyle akredite olması gerekiyor. Şirket zaten göçmenlik ofisi tarafından tanındığı için vizenin incelenmesi süreci daha hızlı geçekleşiyor. Ancak biz öngörülenden daha uzun bir süre vize beklemiştik.

Eğer şirketin akreditasyonu yoksa, The Pay Limit Schemes üzerinden başvuru yapabiliyorsunuz.

Burada dikkat edilmesi gereken çok fazla detay var. Her birine değinmem mümkün değil. Ancak en önemli nokta sizi teklif edilen maaş. Danimarka kendisine yük olacak göçmenleri istemiyor. Bu nedenle belli bir brüt maaştan daha yüksek oranda teklif almak zorundasınız. Bu oran her sene göçmenlik ofisi tarafından yeniden düzenleniyor. Burada yaşayamayacak bir maaşla buraya gelmenize izin verilmiyor.

İş bulma süreci

Ben bilgisayar programcısı olarak epey tecrübeli olduğum için iş bulma sürecimiz bir miktar rahattı. Zaten aktif olarak bir iş arayışımız da yoktu. Gördüğüm iki tane Danimarka şirketine başvuru yaptım ve başvurduğum ilanlardan birisi ile 2 hafta içerisinde tüm süreci tamamlayıp sözleşme imzaladık.

Danimarka’da iyi yetişmiş eleman ihtiyacı var. Ancak yazılım dünyasındaki lay-off dalgası iş piyasasını zorlaştırdı. Yine hareket var ancak iyi bir yazılımcı bulmak eskisi kadar zor değil. Bu da Danimarka dışında alımlarda bir miktar yavaşlamaya sebep olmuş olabilir.

Aile birleşimi

Yukarıda da bahsettiğim gibi, Danimarka kadın-erkek eşitliği konusunda Avrupa’nın önce ülkelerinden birisi. Bu nedenle de aile birleşimi önemli. Biz başvuru anında evli olduğumuzdan, benim vize başvurumla birlikte eşim için de aile birleşimi başvurusu yaptık. Eğer çocuklarınız varsa onlar için de aynı anda başvurabiliyorsunuz ve tüm başvurular birlikte değerlendiriliyor.

Eğer size çalışma izni çıkarsa, eşinize de doğrudan çalışma izni çıkıyor. Danimarka hükümeti çalışabilen herkesin çalışmasını istiyor. Hem devlete muhtaç olmamanız hem de gelirlerini arttırmak için oldukça mantıklı bir hareket.

Father Son Family Dad Baby Love Fotoğraf marcinjozwiak, pixabay

Ayrıca, Danimarka aile birleşimi için sadece evliliği değil kız-erkek arkadaşlığı da tanıyor. Ancak kız ya da erkek arkadaşınızla birlikte yaşadığınızı kanıtlamanız bekleniyor. Bunun için ortaklaşa imzalanan kira kontratı, abonelikler vb gibi legal dokümanları temin etmeniz gerekiyor. Kötüye kullanım ihtimali olmasından ötürü daha sıkı bir kontrol yapacaklarını düşünüyorum. Bir arkadaşımın kız arkadaşı için yaptığı aile birleşimi başvurusu kabul edilmemişti.

Ankara Anlaşması

Ankara Anlaşması, 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara’da, Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında imzalanan ortaklık anlaşmasıdır [1]. Bu anlaşma her aklıma geldiğimde anlaşmayı yapan politikacılara dua ediyorum. :)

Bu anlaşma nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yaptıkları vize başvurusu için başvuru ücreti ödemiyorlar. Ücret detaylarında Türkiye adını görünce önce emin olamadık. Kararsız kaldığımız için yaptığımız ödeme (Bu ilk gelişimiz için yaptığımız başvuru değil. İlk gelişimizde başvuru ücretlerini sponsor firma karşılaşayacaktı.), başvuru sonuçlandıktan sonra bize tekrar iade edildi.

Vize süresi ve diğer şartlar

Çalışma ve oturum vizenizin şartları, muhtemelen vize türüne göre değişiklik gösterecektir. Bu nedenle kendi vizem için konuşacağım.

Sahip olduğum vize sınırsız süreli bir vize değil. Maksimum 4 yıllık bir çalışma vizesi alabiliyorum. Eğer pasaportumun geçerlilik süresi daha önce doluyorsa, pasaportumun geçerlilik süresinden daha uzun bir vize alamıyorum. Vize süreniz bitmeden yeniden başvuru yaparak, yeni bir vize almanız gerekiyor. Aile birleşimiyle alınan vizeler için de benzer durum söz konusu.

Ayrıca benim aldığım çalışma vizesi, sadece sözleşme imzaladığım şirket için geçerli. Yani buraya taşındıktan sonra başka bir şirket ile çalışmak isterseniz, o şirketle sözleşme imzaladıktan sonra yeniden vize başvurusu yapmanız gerekiyor. Sahip olduğunuz vize ile sadece bir şirkette çalışabilir, freelance işler de dahil olmak üzere başka bir işte çalışamazsınız.

Bu durum kulağa korkutucu geldiği ve ilk iş yerimde kendimi çok mutlu hissetmediğim için iş değiştirme kararı verdim. Daha iyi bir teklif aldım ve yeniden vize başvurusu yaptım. Tabi benimle birlikte eşim de vize başvurusu yaptı. İlk vize başvurumda sponsor şirket yardımcı olmuştu. İkinci başvuruyu tamamen kendimiz tamamladık. Biraz evrak işi çok ama yapılamayacak kadar zor değil. Başvuru yaptığımız site üzerinde hemen hemen tüm bilgiler zaten var.

Ancak dikkat edilmesi gereken husus şu; ikinci başvurunuzda bir garantiniz yok. Yani vize başvurunuz reddedilirse, ve mevcut şirketiniz artık sizinle devam etmek istemezse, size tanınan süre sonunda Danimarka’dan ayrılmak zorundasınız. Göçmenlik ofisine bu durumu özel olarak sorduğumda, başvuru şartları sağlanırsa vizenin onaylanacağını ama başvurularda doğal olarak onay garantisi olmadığını söylediler. Biz bu riski aldık. Çünkü yıllar boyunca aynı şirkette çalışmak zorunda kalmak, daha iyi ekonomik koşulları sağlayamamak manasına gelebilirdi.

Sonuç korktuğunuz gibi olmadı. İlk başvuruda vizemiz Fast Track şemasında olmasına rağmen yaklaşık 4 ayda çıkmıştı. İkinci başvurumuzda tam 12 gün içerisinde vizemiz onaylandı.

Son sözler

Vize konuları düşündüğümden daha fazla zaman aldığı için yazıyı daha fazla uzatmayacağım. Bu vesileyle Danimarka’da yaşamla alakalı yazabileceğim epey materyal kalıyor.

Eğer makalenin bir tavsiyesi olması gerektiğine inanıyorsanız, new to denmark sitesini incelemenizi öneririm. Muhtemelen hemen her sorunun cevabı bu sitede mevcut. Vize türleri, şartlar, başvuru süreci, vize sonrası sorumluluklar ve şartlar…

Şimdilik görüşmek üzere!

Sevgiler.